|  |  | |  | |  Site artık aktif değildir. | |  | |  |
   | |  | | Web sitenizi yavaşlatmanın 10 yöntemi | Aşağıdaki yazı Murat BOZKURT'a aittir. Kendi isteği üzerine yayınlanmıştır. Günümüzde web siteleri; tanıtımın, ticaret ve bilgi başta olmak üzere bir çok alanda vazgeçilmez bir unsur oldu. Nerdeyse herkesin sitenin olması, web siteleri arasında da son derece ağır bir rakabete sebebez olmakta. Bu durumda sivrilip çıkmak için, yüksek açılış hızına, farklılığa, zarifliğe ve zengin içeriğe sahip olmak çok önemli, hele hele de farklılık. Bu önemli değerleri özümsiyen bir çok programcı ve tasarımcı son derce yoğun çalışmakta. Farklılık yaratmak düşüncesiyle, sitelerde kullanılmayan modül kalmadı neredeyse. Tabi bu kadar çok eklenti ve farklılaşma çabası sitelerdeki Zariflik ve yüksek hızda yüklenebilirlik konusunda çok büyük zaaflar oluşturdu son zamanlarda... Tasarımcılığa ve programcılığa söyle bir "Guest" edasıyla bakıyorum son zamanlarda. Gördüm ki, zariflik ve sayfanın hızlı yüklenmesi konusu farklılaşma olgusundan çok çok daha yavaş ilerliyor. Aslında ilermiyor demek yerinde olur, hızlı sayfaların oluşması programlama ve tasarımdan ziyade teknolojinin ister istemez getirdiklerinden ibaret... Teknoloji de olmasa, sanki sitelerin yavaşlatılması için yoğun bir çaba var gibi geliyor bana, bu nedenle yazının başlığı "neden siteniz yavaşlıyor veya sitenizi hızlandırmanın yöntemleri" diye koymak istemedim. Gelelim Yöntemlere. Tasarımda;1- Mümkün olduğu kadar, tasarımınızda; büyük boyutlu ve özellikle de gif ve jpg uzantısı dışındaki çok sayıda resimlere yer veriniz. * Bir cizgiyle halldeceğiniz ayrımları resimlerle yapınız. * Linklerinize resim ekleyiniz. * Küçük resim kullanıyorsanızda çok çok sayıda kullanınız. * Site şablonun özellikle ana sayfasını bol resimli tutunuz.. * Haberler gibi bölümlerdeki resimleri mutlaka dış link ile gösteriniz. Resmi sakın kendi dizinizde tutmayın.  Aşağıdaki yazı Murat BOZKURT'a aittir. Kendi isteği üzerine yayınlanmıştır.
Günümüzde web siteleri; tanıtımın, ticaret ve bilgi başta olmak üzere bir çok alanda vazgeçilmez bir unsur oldu. Nerdeyse herkesin sitenin olması, web siteleri arasında da son derece ağır bir rakabete sebebez olmakta. Bu durumda sivrilip çıkmak için, yüksek açılış hızına, farklılığa, zarifliğe ve zengin içeriğe sahip olmak çok önemli, hele hele de farklılık. Bu önemli değerleri özümsiyen bir çok programcı ve tasarımcı son derce yoğun çalışmakta. Farklılık yaratmak düşüncesiyle, sitelerde kullanılmayan modül kalmadı neredeyse. Tabi bu kadar çok eklenti ve farklılaşma çabası sitelerdeki Zariflik ve yüksek hızda yüklenebilirlik konusunda çok büyük zaaflar oluşturdu son zamanlarda...
Tasarımcılığa ve programcılığa söyle bir "Guest" edasıyla bakıyorum son zamanlarda. Gördüm ki, zariflik ve sayfanın hızlı yüklenmesi konusu farklılaşma olgusundan çok çok daha yavaş ilerliyor. Aslında ilermiyor demek yerinde olur, hızlı sayfaların oluşması programlama ve tasarımdan ziyade teknolojinin ister istemez getirdiklerinden ibaret... Teknoloji de olmasa, sanki sitelerin yavaşlatılması için yoğun bir çaba var gibi geliyor bana, bu nedenle yazının başlığı "neden siteniz yavaşlıyor veya sitenizi hızlandırmanın yöntemleri" diye koymak istemedim.
Gelelim Yöntemlere.
Tasarımda;
1- Mümkün olduğu kadar, tasarımınızda; büyük boyutlu ve özellikle de gif ve jpg uzantısı dışındaki çok sayıda resimlere yer veriniz. * Bir cizgiyle halldeceğiniz ayrımları resimlerle yapınız. * Linklerinize resim ekleyiniz. * Küçük resim kullanıyorsanızda çok çok sayıda kullanınız. * Site şablonun özellikle ana sayfasını bol resimli tutunuz.. * Haberler gibi bölümlerdeki resimleri mutlaka dış link ile gösteriniz. Resmi sakın kendi dizinizde tutmayın.
2- Tablolardan oldukça fazla yararlanın, her yazıyı tabloyla çeçeveleyin ve cerçeveleride css ile süsleyiniz. * Çerçevelerinizi menüler gibi resimlerle çiziniz. * Tabloları iç içe tabloları kullanmayınız, sürekli yenisini oluşturun. * Tabloların boyutlarını mutlaka yüzde (%) cinsinden belirleyin, tarayıcı çözünürlüğü büyükdükçe varsın büyüsüsün.
3- Sitenizde Çerçevler kullanınız. * Ana sayfanızda include ve direk gösterim yerine cerçevelerle sayfaları çağırın. * Başka sitelerden göstereceğiniz içerikleri çerçevelerle gösterin ki o siteler açılmadan siteniz açılmasın. * Çeçevelerinize tarayıcı notu eklemeyin, tarayıcı desteklemiyorsa destekleyene geçsinler. * Mümkünse birden fazla çerçeveyi iç içe yuvalayınki, daha pratik olsun.
4- Metin ve linklerinizi olabildiğince süslü yapın. * Linklerinizi mutlaka java scriptlerle süslendirin, css değilde özellikle javascript kullanın. * Link ve metin başlıklarını resim olarak oluşturu ki size özel olsun. * Sitenizde mümkün olduğu kadar fazla yazı karakteri olsun, farklılık yaratın.
5- Sayaç, döviz kuru, hava durumu gibi ücretsiz web araçlarından yararlanın. * Kendiniz için yerel bir sayaç oluşturmanıza ne gerek var, piyasada mevcutlardan yaralanın. * Özellikle yavaş açılan sitelerden döviz kuru bilgisi alın, böylelikle siteniz yavaş ve hazmederek açılarak kullanıcıyı etkiler.
6- Sış kodlu reklamlar alıp sitenizin ana sayfasına bolca yerleştirin. * Reklam resimlerini ve animasyonlarını sakın kendi sitenize yerleştirerek sitenize yük yapmayın. * Küçük banner ler yerine büyük gösterişli reklam animasyonları yerleştirin.
7- Anasayfanızın genişliği yüzde (%) cinsinden tanımlayıp büyüyüp küçülmesini sağlayınki her tarayıcı boyutuna uysun. * Sabit genişlikli sitelerden kaçınız. * Tasarımınızı mutlaka 1024*768 den daha büyük tarayıcılar için hazırlayın, Çünkü şuanda kullanıcıların %41i 800*600 çözünürlük, %39u 1024*768 çözünürlük, %15 i 1200*860 çüzünürlük ve kalanıda 600*400 kullanmaktadır. Bu durumda geleceği düşünmeniz en iyisidir.
8- Sitelerinizde mutlaka menüleri flash formatında animasyonlu alarak hazırlayın. * Görsellik önemlidir, en az 1 mb boyutunda bir animasyonuz olsun ki farkınız olsun. * Ana sayfanız bir intro da olabilir.
9- Ana sayfanızın boyutu standartların üzerinde olsun ki farklık yaratasınız. * Ana sayfanızın tüm eklentileri dahil boyutu 100KB den fazla en az 500KB olsun, çabuk yüklenmese bile yüklendiğinde ağırlığını hissettirecektir. * Sayfanızın kaynak koduna bakıldığında ne kadar çok ve uzun olduğu görülmelidir. Bu işinizi ne kadar ciddiye aldığınızı ve ne kadar çok veri olduğunun kanıtıdır.
10- Sitenizin güncelliği için otamatik refresh yaptıran bir js kodu yerleştirin. * Zira yeni bir haber girildiğinde sitede gezinmeyen, bir makaleye dalmış kişiyi uyandırabilirsiniz. * Sitenizi tarayıcısının deposunda tutan kullanıcıya da yarar sağlamış olursunuz.
11)- Zemin rengini büyük boyutlu bir manzara resmi olarak ayarlayın Ve resmi yavaş yavaş açılır olarak ayarlayın. * Eğer resminizin ilk görünen kısmı güzel ve ilgi çekici ise, ziyaretci açılana kadar beleyecektir. * Güzel manzara resimlerinin kullanıcıları rahatlatıp keyiflendireceğini unutmayın(psikolojik tasarım)
Programlamada(Asp);
1- Sabit alt menülerinizi veritabanına kaydedip, her sayfanın açılışında db den çağırın. * Bu şekilde çaok nadiren değiştirdiğin menüler, en nadir değişikliğinizde kullanıcaya yansıyacaktır.
2- İl, yıl, gibi koşullu opsiytonlara sahip açılır kutularınızda her opsiyonda sayfayı yenileyerek diğerini aktifleştirin. * Şimdilerde bu tür birbirine bağlı opsiyonlarada ajax gibi yeni teknolojilerin kullanılması, diğer opsiyonun çok hızlı değişmesi sonucunda kullanıcının değişimi gözden kaçırmasına neden olmakta, bu da opsiyonun çalışmadığı hissini uyandırmaktadır.
3- Veri tabanı bağlantılarınızı sürekli açık tutun. * Bağlantıyı gereksiz yere kapatıp açıp, tampon belleği boşaltacağınıza, açık tutarak tampondan yaralanın ki her lazım olduğunda kullanılsın. * Bağlatını açık tutulmasınin db yi her işlemde yorulmasını engeller.
4- Altenatif SQL(insert into, update....) komutları yerine klasik RecordSet leri kullanın. * Alternatif Sql kodlarının zararlı kodlarda sorun çıkarmasından kurtulursunuz, işlemin yavaşlaması sistemin çökmesinden iyidir. * Klasik recordset lerin kullanılması, gereksiz temizleme fonksiyonları yazmanızada gerek bırakmaz.
5- Bağlantı cümlelerinizin hepsinin ismini "RS" şeklinde açınız ve Conn Execute yapmayın. * Ne zaman neyin çağrılacağını unutsanız bile nasılsa hepsi RS olduğundan kolaylık sağlar. * Hepsinin Rs olması sistemide iyi çalışmaya zorlar, eğer hata vermezse sistem sırayla bütün rsleri dener ve hep faaliyette olur.
6- Command nesnesini kullanmayınız. * Connection zaten command ı çağırıyor, ne gerek var direk söylemeye, alıştığımız gibi devam etmekte hep fayda var.
7- Cookie(Çerez)lerden oldukça çok yararlanın. * Gerkli bir çok bilgiyi cookiyelere yükleyip okutun, ama bilgileri kısa tutmayın çünkü kısa bir bilgi için boşa koda gerk yok. * Şifreleri çerezlerde saklayın, adam tekrar siteye girdiğinde hemen içeri alın, sizin ne kadar vefalı olduğunuzu görsün.
8- Veritabanı ile sürekli temas halinde olun. * Bütün işlemleri veritabanından yapın, kontrol sadece sizde olsun. * Veritabanına devamlı bağlanmaktan çekinmeyin, zira ne işe yara ki...
9- Sorgularınızda " * " kullanın. * Bu işaret herşeyi seçminizi sağlar, ve tüm tabloyu her zaman hazır tutar. * Sütünları tek tek seçerken yapacağınız yanlışları önler. * Sorguya güven duygusu aşılar.
10- Tabloları birletirip sorunlar yaşayacağınıza ayrı ayrı ve iç içe sorgular kullanın. * "Join, union,..." gibi kodları kullamayın. Karışık şeyler hep kötüdür. * Eğer ille de birleştirme yapacaksanız, veritabanındaki bütün sütünları şeçinki lazım olduğunda işe yarasın.
11- "For i ...... next " yerine "Do While Not Records.EOF" kodunu kullanın. * Bu sayede devamlı sona gidip gitmediğini kotrol edersiniz ve işrten emin olursunuz.
12- Online kişi sayısını, sessionlarla değilde veritabanına kaydedip okutun. * Bu sayede işinizi garantiye almış olursunuz
13- Her sayfada aynı fonsiyonu yeniden yazınız. İnclude yapmayınız. * Yeniden yazmanız, sizin kodlamayı geliştirmenizi sağlayacak ve kodlamanızı görenlerde, "adam erinmeden yazmış helal olsun" imajını uyandıracaktır.
14- Son olarak; sitenizde bol bol java script kullanın, mümkünse asp ve php den çok javascript yer alsın. * Javascript çok iyidir, özellikle ben çok severim, hatta bayılırım.
İşte bütün bunlara dikkat ettiğinizde, siteniz işte tam olacaktır. Zaten buraya yazmasamda, görsellik ve farklılık uğruna dikkat ediyor çoğu arkadaşımız. Yavaş,ağır ağır açılan, gösterişli bir site her zaman; zarif, hızlı ve nokta atışı bir siteden iyidir.... Bakın 2004 de ÖSYM nin sitesi yavaştı öss açıklandığında için de 1 milyon 700 bin hit aldı, 2005 de site alt yapısı değişti site hızlandı ama öss açıklandığında 1 milyon 50 bin hit aldı.... Olayın öğrenci sayısındaki azalış ve kullanıcılara hızın verdiği güven ile alakası yok.... Bu yazı, farklı ve güvenli olmak için; sadelikten, zariflikten ve performantan uzaklaşan tüm Tasarım & Programcı lara armağan olsuın.... );
Murat bozkurt (gencnokta) 24-11-2006 | 04.11.2006 17:45 ufukyayla | Beş yorum var |
| |  | |  |
  | |  | | Gün günü aratıyor | Belim, bileklerim ağrıyor, gözlerim eskisi gibi görmüyor, hönk hönk öksürüyorum. Netice; yaşlanıyorum.
Ömür denen varım gitti talana, Yaşadığım günler döndü yalana, Ben gidersem dünya kalsın kalana, Ben yalan dünyaya dargınım durnam. | 03.11.2006 11:26 ufukyayla | Üç yorum var |
| |  | |  |
  | |  | | Bayram tatili | Bayramda memlekete gitmek fırsatını buldum. Konya 10 ayda çok değişmiş. Her yer alt geçit, üst geçit olmuş. Köstebek gibi geziyoruz şehirde. Bir de alışveriş merkezi patlaması var, insanların gelir seviyesi mi yoksa harcama merakı mı yükseliyor acaba?
Konyada Alposmanla dalga geçmek, Mustafayla sohbet etmek, Tamerle geyik çevirmek güzeldi, özlemişim.
Köyüme de gidebildim. Bizim oralar epeyce şenlenmiş, güzelleşmiş. Anadolu köyü demek mümkün değil, evler, villalar, dış cephe kaplamaları, boyası, cilası. Köyiçi yollar taş döşenmiş. Çalışma var, takdir ettim.
Tatili iki gün daha uzatarak uzun zamandır görüşmediğim, Ankarada askerliğini yapan biladerimi de göreyim istedim. Halinden memnun gibi. Ankaraya gitmişken yüce insan, üstün koder Ekomut abimizi ziyaret ettim. Akçaabat lokantasında köfte, piyaz yedik, tadı hala damağımdadır. BU arada Ekomutla ilk defa yüzyüze görüştümüzü belirtmek isterim.
Şu an ikamet ettiğim yerde askerliğini yapması vesilesiyle tanıştığım arkadaşım Serkan Ankarada avukatlık yapıyor. Sağolsun evinde misafir etti.
Havaalanında üniversiteden sınıf arkadaşım Ersinle de görüştük. Hiç değişiklik yok, hala kara kuru duruyor.
İnsanın memleketi gibisi yok, iyi oldu bu tatil. | 02.11.2006 09:08 ufukyayla | Üç yorum var |
| |  | |  |
  | |  | | Avrupa Birliği Kriterlerinden Biri | Bize "sözde Ermeni soykırımını tanıyın" diye baskı yapıyorlar. "Bunu kabul etmezseniz Avrupa Birliğine giriş müzakereleri kesilir" diyorlar. Neden? Çünkü AB'ye giriş kriterlerinden birisi de enaz bir soykırımınızın olması mı? Bu yapılan "kabul edin, yoksa almayız, soykırımı olmayan giremez" anlamına mı geliyor? Nasıl? AB üyesi ülkelerin yaptıkları soykırımlardan iyi bilinenleri aşağıda yazılı. Soykırımı olmayan yok, aferim. Bizim yok diye birliğe almayacaklar galiba.
Almanya: Yahudi soykırımı
İngiltere: Hindistan soykırımı
Fransa: Cezayir soykırımı
İtalya: Libya soykırımı
Belçika: Kongo soykırımı | 12.10.2006 22:50 ufukyayla | Üç yorum var |
| |  | |  |
  | |  | | Serbest Kürsü | "Efendim ben gördüğümü, duyduğumu yazmak istiyorum ama blogum yok, var ama gelen gideni yok" yahut "illa ben buraya yazacağım ama yazacaklarımla alakalı blog yok" diyen ziyaretçilerimiz diyeceklerini yorum olarak buraya yazabilirler.
Buyrun, buyrun, yazın. | 10.10.2006 23:42 ufukyayla | Elli dört yorum var |
| |  | |  |
  | |  | | Memleket Haritası | Memleket haritası isminde bir sıcaklık var. İdari harita, siyasi harita gibi isimler daha soğuk, jeolodonolejienzik harita gibi isimler saçma geliyor. Esasen memleket haritası, ölçeği 1/25.000, projeksiyonu UTM, datumu ED50 olan, Türkiyenin her yerini (dere, tepe, dağ, ırmak, göl, gölet, tarihi eser) gösteren, 1950'lerde çizilmiş 1980'lerde güncellenmiş haritalardır.
Ha, ne işinize yarar bilemem, çünkü gizli haritalardır, herkes alıp "a bak burası bizim köy" diyemez.
Bu haritaya 25000'lik, 52 haritası yada uçuş haritası diyenler de vardır. Eğer biri yanınızda böyle derse nazikçe sözünü kesin ve "düzeltiyorum, memleket haritası" deyin. Memleket hasreti çekmiş biriyse sizi anlayacaktır.
Bugün İlleri gösteren bir harita lazım oldu, nette o kadar aradım, yok. Gerçi şimdi siz googledan aratsanız çıkar çünkü bir arama yapılınca tıklanan (önbellekten) sonuçları üste alıyor meret. Aramayın efendim, buyrun size harita. Olur ya yarın biri "haritadan yer beğen" derse lazım olur.
Hem bakınız Trabzon nerede, Konya nerede?
Öğreniniz.
 | 09.10.2006 15:31 ufukyayla | Dokuz yorum var |
| |  | |  |
   | |  | | Domates Biber Patlıcan | Bazı dostlarım, "Efendim evimin küçük bir bahçesi var, ben domates, biber yetiştirmek, keyfimce yemek istiyorum, usulü nedir?" filan gibi sorularla geliyorlar.
"Herşeyden biraz bulunsun, suyundan da koy hocam" esası üzerine inşa edilmiş blogumuzda bu konuyu da yazayım.
Önce küçük poşetlerde fide yetiştirmeyi ve ardından bunları bahçeye dikmeyi ve bakımını anlatacağım.
Evvela tohum almak lazım. Bu iş için İlçe veya İl merkezinde çiçek, çim filan tohumları satan yerlere bakın. Bulmazsanız çiçekçilere sorun onlar size tohum satanları tarif ederler. Tohum alırken kapalı ambalajlarda olanları tercih edin ama almadan önce "bak açıp bakacam beğenmezsem almam" diyerek satıcıya gözdağı verin. Ambalajın yırtılmamış, delinmemiş, tohumlarda küf kokusu olmamasına dikkat edin. Hatta yetenekli burunlar tohumdan ait olduğu sebzenin kokusunu alabilir. Fide hazırlığı bulunduğunuz memlekete göre mart-nisan-mayıs aylarında, havalar yumuşayınca yapılır. Köylerle bağlantısı olan birilerine sorarak daha kesin tarih öğrenebilirsiniz.
İkinci aşamada yengeyi veya bekar olanlar anneyi ikna çalışmalarına başlasınlar. Yapacağınız küçük çaplı çiftliiğe bahçeden yer vermeye razı olmazsa yapabileceğiniz birşey yok tabii ama saksı içinde birkaçfide yetiştirip üç beş domates yemek mümkün tabii.
İlk olarak tohumlardan fide elde edeceğiz. Bakkaldan alt kenarı 4-5 cm. boyu 5-6 cm. olan naylon poşetlerden alın. Bahçede metre kareye 4 adet bitki dikeceğiz. Mesela basit bir hesap yapalım. Bahçenin kullanacağımız kısmı 3 metreye 5 metre ise alanı 15 metrekare olur. Bu durumda toplamda 60 fide dikeceğiz. Demekki bize 60 tohum ve 60 poşet lazım. 120 tohum ve 70 poşet almak iyi olacaktır. Çünkü işi sağlama almak için tohumları poşetlere ikişer ikişer dikeceğiz. Poşetlere doldurulmak üzere hazırlanacak malzeme genelde 1 birim toprak, 1 birim kum ve 1 birim hayvan gübresi olarak verilir. Eğer bahçenizin toprağı kumlu ise ayrıca kum aramanıza gerek yok. Fakat yüzünüzü buruşturabilirsiniz, hayvan gübresi şart. Öyle çok değil, altı ucu 20 litrelik bir yağ tenekesi veya iki pazar poşeti kadar lazım. Hayvan gübresi, toprak ve kumu eşit oranlarda koyarak karıştırın ve küçük poşetlere doldurun. Üstten bir parmak boşluk kalsın. Sonra poşetleri üstten sulayın, su en alta kadar inmeli ancak çamurlaşma yapmamalıdır. Sonra tohumları ikişer ikişer poşetlerin içindeki topraga, tam ortadan 1 cm. girecek şekilde parmağınızla bastırın. Biliyorum parmağınız çamur ve ... olacak ama olsun. Sonra bu poşetleri güneş alan bir yere dizin. Gün aşırı kontrol edin ve sürekli nemli kalacak şekilde sulayın. Eğer toprağın üzerinde sert bir tabaka oluşursa parmağınızla veya çatal gibi birşeyle kırın, çünkü çok narin filizler bu tabakayı kırıp toprak yüzeyine çıkamaz. Bazen ikiden fazla filiz çıkabilir, bunlardan bazıları yabancı otlardır, temizlemek gerekir ama karıştırıp, fideleri koparırsınız diye birşey demiyorum. Yaklaşık 15 gün sonra fideler hazır olacaktır. Dikim yerini hazırlamak lazım.
Bahçenin toprağını önce güzelce belleyin. Yani bel küreği ile alt üst edin. Bellerken büyük kesekler oluşturmamalısınız. Kesekleri kürekle, çapa veya tırmıkla ufalayın. Toprağı yeryer kümeleyerek /\/\/\/\/\ şeklini elde etmeye çalışın. Yani karık oluşturacaksınız. bir karığın /\ genişliği tabandan tabana 50 cm. olmalı. Boyu bahçenizin büyüklüğüne bağlı tabii. Karıklar hazırlanınca dikime başlayabilirsiniz. İçerisinde fide olan poşetleri dikim yerine getirin. Fideleri toprağı dağıtmadan poşetlerden çıkarmak için iyice sulayın. Fidenin dibi baş parmağınızla işaret parmağınız arasında kalacak ve eliniz poşetin üstünü tamamen kapatacak şekilde tutun ve ters çevirin, kolayca kıktığını göreceksiniz. Fideyi /\ şeklindeki karıkların tepelerine dikin. Can suyu vermek için karıkları iyice sulayın. Bahçemiz hazır. Artık tek dikkat etmeniz gereken şey sulamak ve kurutmamaktır. Sulamayı akşam saatlerinde yapmak iyi olur, hem su kaybı az olur hem de bitkilere daha yararlıdır.
İşi büyütmek isteyen arkadaşlar arada bir 10 fide başına 1 su bardağı kadar hesabı ile fenni gübre (Amonyumsulfat, Amonyumnitrat, Triblesuperfosfat vs. ne denk gelirse) verebilirler. Ancak gübre /\/\ şeklindeki karıkların en tabanına elle dökülmeli ve hemen sulanmalıdır. En iyisi hayvan gübresi kullanmaktır ama yanmamış (1 yıl beklememiş) gübre kullanıldığında yabancı ot çıkmasına sebep olur.
Bakıma gelince yabancı otları yolmak, bu arada çapa ile toprağı üst tabakasını karıştırarak havalandırmak yeterlidir. Börtü böcek olursa panik yapmayın. Piyasada filit adıyla en fazla 3 - 5 liraya satılan ilaçlama aletinden alın, DDVP adlı ilaçtan (ki şişesi 3 lira) elinizde bulundurdunuz mu mesele yoktur. Bu ilacı su dolu filite 1 tatlı kaşığı hesabıyla koyun ve sebzeleri ilaçlayın, böcekler terk-i diyar edecektir. Ancak sebzeler yenebilir hale gelmeye başladıklarında (anlarsınız renk değiştirmelerinden filan) ilaçlamayı kesin. Çünkü sebzeler son ilaçlamadan en az 15 gün sonra yenmelidir.
Efendim ben anlamadım, şurayı nasıl edeceğiz diyenler sorsun, cevaplarım. | 05.10.2006 11:43 ufukyayla | On yorum var |
| |  | |  |
   |