|  |  | |  | |  Site artık aktif değildir. | |  | |  |
   | |  | | Karışmayın işime | Bundan sonra "yada" yazacağım, "ya da" diye ayrı yazmak saçma geliyor. Türkçeyi doğru kullanmak adına ne derseniz evet ama "yada"ları ayrı yazmak beni rahatsız ediyor. Bence "yada" bitişik haliyle kalıplaşmış bir ifadedir. Bitişiktir, bitişik yazılmalıdır.
Efendim devrik cümle dili bozarmış. Değil güzel kardeşim. Devrik cümleler Türkçenin en önemli özelliklerinden biridir. Her cümleyi özne + nesne + yüklem şeklinde kuramayız. Cümle içerisinde belirginleştirmek istediğimiz ifade sonda kullanılır, yüklem arada kalabilir. Onu çıkar bunu çıkar diye diye, devrik cümleler de elden gidecek Türkçeyi iyice Afrika kabile diline benzeteceğiz.
Kısa, öz ve anlaşılır cümleler kurmalı, en kısa şekilde derdimizi anlatabilmeliymişiz. Buyrun bir saçmalık daha. Çok masum bir öneri gibi duruyor "kısa, öz ve anlaşılır", bunun yerine "uzun, teferruatlı ve anlaşılır" cümleleri tercih ederim. Yerine göre tabii. Düşünün bir kere, dil sadece dert anlatmaya mı yarar? Sohbet etmeye, yemek tarifi vermeye, çocuk sevmeye de yarar. Ben uzun uzun konuşmak, sohbet etmek istiyorum. Sorun şu aslında, gitgide cümle kurmayı beceremeyen bir toplum haline geliyoruz, kısa cümleler kurdurarak durumu kurtarmaya çalışıyoruz.
Bu konuyu tok karnına tekrar ele alacağım. Belki bu akşam iftardan sonra. | 26.09.2006 16:39 ufukyayla | Yedi yorum var |
| |  | |  |
   | |  | | Sanal Klavye diye bişey | Özellikle ülkemizde son birkaç yıldır nette bir "sanal klavye" olgusu ortaya çıktı. Pek önemsemedim, baktım oyuncak gibi bir şey. Sonra bir baktım heryerde karşıma çıkar oldu. Tabii bir merak uyandı bende; bu meret nedir ne değildir diye biraz araştırayım dedim.
Sanal klavye nedir diye söyle bir araştırdım: Sanal klavye, bilgisayarınızdaki klavyeyi kullanmadan, bilgisayarınızın faresini kullanarak ekrandan şifre girişini sağlayan güvenlik önlemidir. Kişisel bilgisayarlarda bilerek ya da bilmeden yüklenmiş olan; Key Logging (klavye tuşlamalarının izlenmesi) yapan virüs programların riskine karşı şifrelerinizin çalınmasını engelleyerek şifre güvenliğinizi sağlayan ek bir güvenlik özelliğidir. Sonra dedim şu klavyeyi bir kurcalayalım, baktım ki hakikaten oyuncak gibi bişey : ) Açıkçası beni pek tatmin etmedi. Çünkü "KeyLogger" türü programlarda kendini yenileyerek; "Screen Capturing ve ScreenLoggin" (ekran fotoğraflama) türü trojanlara dönüştüler. Bu tür programlar mouse hareketlerini izleyerek o anki görüntüleri alıyor ve bunları sıkıştırarak birleştiriyor. Bir bakıyorsunuz sanal klavye ile yaptığınız işlemler video clip gibi kaydedilmiş. İşte bu sanal klavye kısaca böyle bir fiyasko. Tamam güvenlik için canımız feda ama bu kadar gereksizliğe GERENK yok. Bu arada yeni çıkan Tarayıcıların bazılarında bu sanal klavyeyi etkisiz kılacak eklentilerde mevcut. Javascript le gelecek güvenlik ancak kendisi gibidir. : ) İnternetteki bu güvenlik korkusunu anlıyorum tabi. Ama bu korku web âlemini sadelikten ve kullanışlılıktan uzaklaştırdıkça uzaklaştırıyor. Çok yakın bir gelecekte, üye olduğunuz bir siteye girmek istediğinizde; kullanıcı adı parola ve güvenlik kodunun yanında, yüzlerce güvenlik testinden geçirileceğimizden ve giriş yapmak için dakikalar harcayacağımızdan hiç şüphem yok. Sanırım mobil telekomünikasyon teknolojisinin yaygınlaşması bu sorunu bir nebze çözecektir. Çoğu bankanın Internet şubesi tahminen 2007 den itibaren parola güvenliğini cep telefonlarından sağlamaya başlayacaktır. Bu durum iki aşamalı olarak gerçekleşecektir. Birinci aşamada şimdiki olduğu gibi; kullanıcı adı ve parolanızla giriş yapacaksınız, ikinci aşamada cep telefonunuza bir şifre gelecek (tek kullanımlık ve süre kısıtlamalı) bu gelen şifre de girildikten sonra girişiniz onaylanacaktır. Bu tez mevcut bilgilere bakarak vardığım sonuçtur. Güvenlik tabii ki önemli bir olgu, ancak güvenliği arttırayım derken de bir sürü angarya işle kullanıcıyı meşgul etmek çok kötü bir durum. Teknoloji geliştikçe angaryada artıyor, çünkü gelişen teknoloji hackerliği de geliştiriyor. Güvenlik konusundaki temennim; sunucu taraflı kontrollere ağırlık verilmesi ve kullanıcıyı en az yoracak sistemlerin geliştirilmesidir.
Yazar: Murat BOZKURT http://www.gencnokta.com
Yazarın isteği ve izni ile FındıkKabuğunda yayınlanmıştır. | 18.08.2006 00:48 ufukyayla | Yedi yorum var |
| |  | |  |
   | |  | | Mutlu Yıllar aspindir.com | Kapsamlı asp kod deposu aspindir.com geçenlerde 5. yılını kutladı. Kardeş blog.aspindir.com yazarlarını tebrik ediyorum. Bu günün anlam ve önemine binaen sitenin tasarımını blog ?un tasarımına benzettim.
Yok kardeşim ben sevmedim bunu diyorsanız sağ üstteki "Kaplama" yazısına tıklayın.
Ekleme: blog ?'un tasarımına benzeyen kaplama kaldırılmıştır. | 10.08.2006 21:08 ufukyayla | On üç yorum var |
| |  | |  |
  | |  | | Yatağan | Bir kılıç çeşididir. Dünyada sadece Türk Ordusunda kullanılmıştır. Ağırlık merkezi ucuna yakındır. Kesme ve delme maksatlı kullanılır. Adını imalat yeri olan Denizli iline bağlı Yatağan kasabasından alır.
Keskin olan yeri aşağı doğru bakan kısmıdır. Yani terstir. Sırtı keskin değildir. Çok sağlam bir yapısı vardır. Keskin yeri çelikten, sırt kısmı demirden yapılır. Böylece yumuşak olan demir kırılmamayı sağlar. Kabzanın arkasındaki kısım geniştir, tutmayı kolaylaştır, sallama esnasında kılıcın elden çıkmasını engeller. Bu kısma kulak denir. Bu sebeple yatağana "kulaklı" adı da verilir. Kabzası siyah ise "karakulaklı" denir.
Özenle yapılanlarının kabza ve kın süslemesine çok önem verilirdi. Kabzaya yakın kısma ayet, sahibinin adı veya bir dua yazılırdı.

Bu blogu niye yazdım? Bu aralar duvara Japon samuray kılıcı (Katana) asmak moda oldu. Bir kaç yerde gördüm. Ne işimiz var elin Japonuyla, asacaksanız yatağan asın, dosta düşmana karşı.
Düzenleme: Uyarılar üzerine; "Adını imalat yeri olan Muğla iline bağlı Yatağan ilçesinden alır." ifadesi "Adını imalat yeri olan Denizli iline bağlı Yatağan kasabasından alır." olarak değiştirilmiştir. | 10.08.2006 16:17 ufukyayla | Elli iki yorum var |
| |  | |  |
  | |  | | Eski Günler Blog2.1 ve Blog2.2 | Bir zamanlar yazdığım ve dağıttığım Blog 2.1'in çok seveni varmış. Dağıttıktan sonra biraz daha geliştirmiştim. Dün akşam biraz daha elden geçirdim. Blog 2.2 koydum adını. Kullanışlı bir Blog oldu.
RTE'si var, kategorilendirme filan yapabiliyor. Dosya resim yükleme aparatı mevcut. Renkleri .css dosyasından değiştirilebiliyor. Çok teferruatlı değil ama kullanışlı ve hızlı. Benimde blogum olsun, Türkçe olsun, kararlı olsun, sapıtmasın diyenlere ideal. Herhangi bir dizin içinde çalıştırılabilir. Sunucunun kök dizinine konması gerekmiyor. global.asa yok.
İncelemek için tıklayın
İndirmek için tıklayın | 08.08.2006 11:11 ufukyayla | İki yorum var |
| |  | |  |
  | |  | | 2 Litre Su İçtim Hala Susuyorum | Havalar iyice ısındı. Malum Ağustostayız. Televizyonda çıkan doktorlar ikide bir "Efendim günlük en az 2 litre su içmek lazım gelir" diyorlar. Bugün denedim. Karnım şişti, yerimden kıpırdayamıyorum.
Her duyduğuna inanmamalı insan. Susayınca içeceksin işte o kadar. Ne diyorsun bu hususa blogumuzun doktoru Metin Hocam? | 04.08.2006 23:59 ufukyayla | On dört yorum var |
| |  | |  |
   | |  | | Emeğe Saygı | Blogun sol tarafında görünen linklere tek tek tıklıyordum dün gece. http://www.baranseren.com Linkine tıkladım. Görünüşünden, renklerinden, .asp dosya adlarından ve hatta parametre isimlerinden de anlaşılacağı üzere bu blogun kodu basbaya Metin AKSU'nun KBK (Kırmızı Başlıklı Kız) adlı blogunun kodu. Ama altında;
Vista Yazılım Blog Portal V.1.0 © 2006 Vista Yazılım
yazıyor. En azından "Metin AKSU'ya ait KBK Blog'un kodundan yaralanılmıştır." gibi bir ifade eklenebilirdi altına. | 04.08.2006 11:44 ufukyayla | Otuz dokuz yorum var |
| |  | |  |
 |