|  |  | |  | |  Site artık aktif değildir. | |  | |  |
   | |  | | Güneş gözlüğü | Gözlerim ışığa çok hassas. Güneşli havalarda çekilen bütün fotoğraflarda eskimo gibi çıkarım. Bu sebeple bir güneş gözlüğü edinmeye karar verdim. 5 gözlükçüden sorduğum kadarıyla, düzgün birşey almak isterseniz en az 250 lirayı gözden çıkarmanız gerekiyor. Antibilmemneli, polarize güneş gözlüğü camının teki 160 lira. İki cam, bir çerçeve ve el emeği ile birlikte 400 lira istediler. Bir de ben zaten numaralı gözlük kullanıyorum. Güneş gözlüğüm de numaralı olsun istedim, vay sen misin isteyen, fiyatlar ikiye katlandı.
Şimdi ...
Hiçbir aklı başında insan bir gözlüğün ederinin 250 - 400 lira filan olduğunu iddia edemez. Ben numaralı gözlük almak istediğimde gayet kullanışlı olanını (silikon çerçeve, anti bilmemneli, cart curtlu organik camlı) 100 liraya alabiliyorken, ki 50 liraya bile numaralı gözlük alınır, bir güneş gözlüğü asla bu fiyatta olamaz. En baba güneş gözlüğünün maliyeti 50 lirayı aşıyor ise gözlük imalatçılarına mutlaka bir yerde hata yaptıklarını hatırlatırım.
Karşılaştırma yaparsak, otomatik mekanizmalı bir saat 50 lira, gayet iş görür bir cep telefonu 100 lira, şişe kola (cam şişe) 50 kuruş, demirin kilosu 90 kuruş, ama gözlük 250 lira öyle mi?
250 liraya satılan bir güneş gözlüğü için yine 250 liraya satılan çift çekirdekli Pentium 4 işlemci için harcanan emek kadar emek harcanmış mıdır?
Bu durum düpedüz kazık atmaktır. Tekelciliktir. Sorun Türkiyedeki dağıtıcılardan veya imalatçıların özellikle fiyatları yüksek tutmak istemesinden kaynaklanıyor olabilir.
Burda bana yorumlarda "Hocam iyi bir güneş gözlüğü 200 - 300 liradır zaten, pahalı dememişler sana" diyen kişiye "Eh heh, saf şey" diyerek güleceğim. | 02.05.2007 11:37 ufukyayla | Henüz yorumlanmadı |
| |  | |  |
  | |  | | Sigarayı bırakmak |  Aslında gün be gün yazacaktım ama, bırakamazsam mahcup olurum diye kimseye dememiştim. Nisan ayının 8'inden beri sigara içmiyorum. Bıraktım ama kurtuldum diyemem sanırım. Bırakınca ne oluyor, nasıl oluyor kısaca anlatayım. Soruları ayrıca alacağım efenim. 1. günYani bırakmaya kesin karar verdiğim gün. Sabah 2 tane tüttürdüğüm için o gün yeterince nikotin almıştım sanırım, normal geçti, sadece akşam geç saatlerde yoksunluk hissi oluştu. 2. gün  Aslında gün be gün yazacaktım ama, bırakamazsam mahcup olurum diye kimseye dememiştim. Nisan ayının 8'inden beri sigara içmiyorum. Bıraktım ama kurtuldum diyemem sanırım. Bırakınca ne oluyor, nasıl oluyor kısaca anlatayım. Soruları ayrıca alacağım efenim. 1. günYani bırakmaya kesin karar verdiğim gün. Sabah 2 tane tüttürdüğüm için o gün yeterince nikotin almıştım sanırım, normal geçti, sadece akşam geç saatlerde yoksunluk hissi oluştu. 2. günRahat uyandım, sabah iyiydim ama öğlene doğru berbat bir baş ağrısı, huysuzluk, sinirlilik hali başladı. Yoksunluk hissi şiddetlendi. 3. günLanet baş ağrısı devam etti, sanki beynimi kapatan kemiği sökmüşler, yel, toz - duman, sesler, gürültüler ne varsa beynime direk gidiyor gibi bir his var üzerimde. Yoksunluk hissi arttı. 4. günBaşağrısı daha az. Yoksunluk hissi artmadı ama azalmadı da. Hiç birşeye yoğunlaşamıyorum, durumu kimse bilmediği için MSN Messenger ile "Naber hacı" veya "bilmem nerde cart curt hatası alıyorum, naaapiim" diyenlere öfke doluyom ama birşey diyemiyorum. 5. günBaşağrısı hala var ama iyice azaldı. Yoksunluk hissi daha az. Etrafımda olan bitene boşboş bakınıyorum gibi geliyor. Sabahları çok rahat uyanıyorum. Nefes alınca mahalledeki bütün havayı ben çekiyorum gibi geliyor. İştah patlaması oldu diyemem, zaten iştahlı adamımdır, ama biraz daha çok yiyorum. Tad ve koku alma duygularımda çok olmamakla birlikte artış olduğunu fark ediyorum. Sonraki günler; Bu güne kadar olan süreçte giderek yoksunluk hissi azaldı. Halen arada bir canım çekmekle beraber bazen bir gün boyunca hiç aklıma gelmediği oluyor. Tavsiyelerim; El alışkanlığını kırmak için leblebi - çerez, sakız işe yarıyor. Ama yağlı çerezler tüketmeyin, leblebi en iyisi. Şekersiz damla sakız alın. Mutlaka spor yapın, iyi geliyor. Bence, sigarayı bırakırken en büyük sorun şu ki; tiryakiler kısa boş zamanlarda sigara içerler, mesele otobüsün gelmesine 5 dakika var, ne yaparız, sigara yakarız. En büyük sorun bu işte. Sigarayı bırakınca böyle kısa boş zamanlarda yapacak birşey bulamadığımız için sıkıntı oluyor. Bu alışlanlığı ortadan kaldırmak için sakız çiğnemek en iyisi bence. Henüz 24 gün oldu, bu konuda kesin yargılar ortaya koyamıyorum tabii. | 02.05.2007 11:08 ufukyayla | Henüz yorumlanmadı |
| |  | |  |
  | |  | | Dişim ağrıyor 2 | Aşağıda güzel bir yazı var. Yazının teknik tarafından pek anlamadım ama söylediği şeyler anlamlı geldi, katılıyorum.
Bir başkadır benim memleketim. Havasına suyuna taşına toprağına….. Şarkıyı bilirsiniz. Çok güzel bir şarkıdır. Ülkemizin güzellikleri, insanımızın iyiliğini anlatır, anlatır, başa döner bir daha anlatır. İşte bu güzel ülkenin, güzel insanlarından bazıları, okur, çok çalışır nöbetini tutar mecburisini yapar ve doktor olur. Yani zaten güzel olan ülkenin, güzel olan insanları içindendirler ve bununla yetinmeyen, azmeden, çalışan daha da rafine bir kesimdir bu arkadaşlar.
Buraya kadar herşey sağlıklı ve iyi üstelik materyalde güzel, çünkü insanımız bambaşka bir memlekette yaşayan, iyi ve güzel bir insan peki bu hataları yapan arkadaşlar yani diğer güzel insanlara bilerek veya bilmeyerek zarar veren arkadaşlar hangi ülkeden?
Endikasyonu olmadığı halde protez yapan, koydukları dolgular sürekli düşen, yanlış diş çeken, yaptıkları köprünün altında gömülü dişleri görmeyen çünkü röntgen çekmeyen, kanalları eksik dolduran, gutta percha kullanmayan, kama lateralleri kesmeden yaptırdıkları kronları üzerine yapıştıran, ortodontik tedavi yapıyorum diye bir hawley apareyi ile hastaları yıllarca gezdiren ve sonra sizin dişleriniz bu kadar düzeliyor diyen, dişeti ameliyatı yapıyorum diye premolar bölgeye bir sutur atan ve benim şu an aklıma gelmeyen binlerce yanlışı, planlayarak uygulayan insanlar da maalesef bizim güzel ülkemizin güzel ve iyi insanları.
O zaman şarkı geliyor aklıma da; gülsem mi, üzülsem mi bilemiyorum. Bunun anlamı şu: Dolgu düştüğünde veya bir iki sene içinde altından çürük başladığında hasta nereye başvurarak hekim hakkında nasıl şikayetçi olabiliyor? Böyle bir yer var mı bu memlekette? Bilirkişi hekim hatasını tüm objektifliği ile hakime sunabiliyor mu, yoksa "birgün benim de başıma gelebilir" diye korkarak taraflı bir rapor yazabiliyor mu? Yani aynı suyun demlemesi mi, değil mi? E o zaman tabiki de "bir başkadır benim memleketim"
Ben parmakla sıvama amalgamı hastaya teperim, kaviteyi tam temizlemem ki hasta birkaç ay yada engeç bir yıl sonra yeniden gelsin karşıma, kanalları niçin tam dolduracakmışım? Sonra o dişi çekip köprü yada implant yapabilir miyim o zaman, ben o kadar akıllı mıyım ?
Sonra dost, arkadaş toplantılarında sistemin kötülüğünden yakınırım, devleti soyanların serbestçe yurtdışına kaçabilmelerinin beni nasıl rahatsız ettiğini anlatırım hatta bazen böyle olmaması için çözümlerim bile vardır.
Kısaca en iyi bilmek ve uygulamak zorunda olduğum mesleğimi tam yapmadan başkalarının hatalarını düzeltmelerini beklerim. Çünkü bir başkadır benim memleketim ve dürüst, çalışkan ve de zekidir benim insanım.
Doç. Dr. Kerem ARAS
Kaynak: http://www.dishekimi.net/arsiv/default.asp?docid=84 | 30.04.2007 11:34 ufukyayla | Henüz yorumlanmadı |
| |  | |  |
    | |  | | Ne günlere kaldık | Web işinde profesyoneller artıyor. Olması gereken de bu zaten. Ama acemiler daha hızlı çoğalıyor. İnternet git gide çöplüğe dönüyor, evet.
Ama asıl hayıflandığım; Wordpress'e tema yapabilenin programcı sayıldığı, divlere z-order vermeyi bilmeyenlerin tasarım ödülü aldığı zamanlara kaldık. | 29.03.2007 12:48 ufukyayla | Dört yorum var |
| |  | |  |
  | |  | | AVEAnın İnternet Sitesi | Sadece faturamı kredi kartımla yatırmak istiyordum. Ne yaptım?
1. http://www.avea.com.tr/ açtım.
2. Online hizmetler butonuna tıkladım. Sayfa gitti, tekrar denedim.
3. "Online işlemler giriş için tıklayın" şeysine bastım. Sayfa gitti, tekrar denedim.
4. Kayıtlı değilmişim? Nasıl değilim ya? AVEA’dan 3 hattım var benim. "Kayıt olmak istiyorum" linkine bastım.
5. Telefon numaramı sordu. SMS’le şifre gönderdi. Girdim.
6. Bir form çıktı, doldurdum. Girdiğim şifreyi beğenmedi, başka bir şey yazdım.
7. Faturayı buldum. Başka bir yerden “yatır” dedim. Parola diye ayrı bir şey sordu. SMS’le yollamış. Onu girdim. Olmadı, değiştir dedi. 5-6 denemede zor değiştirdim.
8. Sonra bana "Web'den fatura ödemesi yapabilmeniz için AVEA İletişim Merkezinden Kredi Kartınızla telefon numaranızın tanımlama işlemi yapılmalıdır." dedi.
Fatura yatırmak bile bu kadar zor mu olur? Bu nasıl bir sistem, ne güvenliği? Niye güvenlik var? Hangi enayi benim faturamı yatırır? Direk sorsun telefon ve kredi kartı numaramı, ödeyeyim bitsin.
Bir de şifreyle giriş yaptığım halde her seferinde neden parola soruyor sistem anlayamadım. Fazladan güvenlik tedbiri herhalde ama çok gereksiz. Ve nümerik klavyeyle giriyoruz zaten.
Ayrıca Bonus kart ile otomatik ödeme talimatı veremiyoruz, anlaşmaları yokmuş. Garanti Bankası ile nasıl anlaşmaları olmaz anlayamadım.
Ayrıca sitenin her yerinde bir sürü flash var, zor bela açılıyor.
AVEA'nın web hizmetlerinin alacağı çok yol var. | 26.03.2007 14:25 ufukyayla | On bir yorum var |
| |  | |  |
  | |  | | Adana Kuşbaşı Pirzola Döner Etlekmek | Muhtemelen benden önce herkes duymuştur ama yine de yazayım. Dün mailime düştü, şahsen söylenenlerin bir kısmına katılıyorum;
(Alıntıdır, kaynağını bilmiyorum)

Diyet, perhiz, rejim gibi şeyler hedefte Türk delikanlılarının ve dolayısıyla Türk milletinin devamını engellemek için dış mihraklar tarafından gündeme getirilmiş şuurlu düzmecelerdir.
Gaye, eskiden bir koyunu bir oturuşta götüren dev gibi babayiğit atalarımızı ve tarlada doğum yaptıktan sonra bebeğini kundaklayıp, elde orak tarlada çalışmaya devam eden Türk kadınlarını; kalori hesaplayan, hapşırınca yatağa giren, fitness ve aerobik yapan çıtkırıldım tiplere dönüştürmek ve büyük Türk ırkını Çinliler, Japonlar gibi sıska, zayıf ve sağlıksız bir ırk haline getirmektir.
İcabı halinde 240 kiloluk top mermisini tek başına namluya süren bir babayiğidin, kalori hesaplayan, yoğurtlu kebabı reddeden bir züppeye döndürülmesinden daha büyük bir soykırım olabilir mi?
İç yağının, kuyruk yağının, tereyağının kolestrol yaptığı palavradır.
Kolestrol, kebapları yedikten sonra iki şişe soda içerek ayarlanabilecek bir gaz durumudur.
Sakın bu oyuna düşmeyin.
Feminizm, kadın hakları, çevre şuuru ve eşitlik adı altında Türk kızlarının akılları çelinmiş, yemek yapmayı bilmeyen, bizim istikbalimiz olan yavrularımızı, abuk subuk yiyeceklerle yetiştiren, damak zevki gelişmemiş, sunta kılıklı diyet bisküvilerini yiyecek sanan bir hale getirmişlerdir.
Ayrıca kör olası dış mihraklar kızlarımıza, kebap, soğan, çiğ köfte vb. lezzetleri yiyen, bardak bardak şalgam suyu içen yiğitlerimize hanzo-kıro gibi sıfatlar takmayı öğretmişlerdir.
Ayrıca son yıllarda moda gibi gösterilmeye çalışılan Çin mutfağı diye birşey yoktur. Bu sözde mutfak, acaip zerzevat, türlü böcekler ve acaip mahlukatın, wog adı verilen bir tencerede yarı pişmiş - yarı çiğ olarak hazırlanıp insanlara eziyet olsun diye sopalarla yenmesinden ibaret bir hokkabazlıktır. Sakın kanmayın, sakın yemeyin. Helal değildir!
Unutmayın su uyur, düşman uyumaz! | 26.03.2007 08:51 ufukyayla | Yedi yorum var |
| |  | |  |
   |